Ana Sayfa

Proje Hakkında

Engelliler toplumun önemli bir bileşenidir. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre dünya nüfusunun %10’unu engelli bireyler oluşturmaktadır ve bu oran bazı ülkelerde %20’lere kadar çıkabilmektedir. Bununla beraber 2015 Dünya Engellilik Raporunda belirtildiği üzere engellilik giderek yaygınlaşmaktadır. Bu yaygınlaşmanın temel nedeni sağlık alanında meydana gelen gelişmeler ve yaşam şartlarındaki iyileşmelere bağlı olarak, doğumda beklenen yaşam süresinin artmasıdır. Nüfusların yaşlanması ve yaşlı insanların engelli hale gelme riskinin daha yüksek olması ile birlikte diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve akıl sağlığı bozuklukları gibi kronik sağlık sorunlarının da küresel olarak artış göstermesi engelliğinin artmasının nedenleridir.  Ayrıca engelli olma durumunun tanımı da değişmektedir. Daha önceki tanımlarda genel olarak hastalık sonuçlarına dayanan ve sağlık boyutuna ağırlık verilen ifadeler kullanılırken, günümüzde kullanılan tanımlarda fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal özellikler ön plana çıkmaktadır. Ülkemizde ise, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre nüfusun % 12,29’u engelli bireylerden oluşmaktadır. Buna göre, ülkemizde 8.431.937 engelli bireyin yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu rakamın 3.783.197’si erkek, 4.648.740’ı kadınlardan oluşmaktadır. Cinsiyet bazında engellilik  oranı erkekler için % 11.10, kadınlar için % 13.45’tir.

5378 sayılı Engelliler Kanunu engelli bireyi “Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey” olarak tanımlamakta; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü yaptığı sınıflamalarda süreğen hastalıklarla beraber, depresyon gibi ruhsal ve duygusal problemleri de bir engellilik sınıfı olarak kabul etmektedir.

Tüm bu tanımlamalar dahilinde engelli bireylerin toplumdaki oranları yükselmekte, hayata katılmalarının önündeki engeller daha görünür olmaktadır. Engelli bireylerin yaşadığı temel problem sahip oldukları engeller değil, erişilebilir olarak tasarlanmamış mekân ve hizmetlerdir. Eğer birey herhangi bir mekânı engel ile karşılaşmadan kullanabiliyor ise bir anlamda engelli sayılmayacaktır. Bununla beraber engelli olmadığı kabul edilen sağlıklı bir birey dahi, ulaşamadığı veya kullanamadığı bir mekan veya hizmet karşısında engelli durumunda olacaktır. Dolayısı ile Peyzaj Mimarlığı meslek disiplinin temel çalışma alanlarından birisi olan dış mekânların fiziksel tasarımının erişilebilirlik koşulları göz önünde bulundurularak kurgulanması, engelli bireyler olduğu kadar aileleri ve toplum için de önemli bir konudur.

Bu eğitim programının amacı, ülkemizde açık ve yeşil alan planlaması ve tasarımı ve bu alanların engelliler tarafından kullanımı konusunda yetkin bilim insanlarının bilgi birikiminden yararlanmak suretiyle, yine ülkemizin farklı üniversitelerinin Peyzaj Mimarlığı bölümlerinde lisans eğitimi alan öğrencilerin kamusal ve özel alanlarda herkes için erişilebilir peyzaj tasarımları konusunda eğitilmesidir.

Herkes potansiyel engellidir.

Design a site like this with WordPress.com
Get started